Akıl alır gibi değil: Akla uygun değil, doğru değil.
Akıl almak: Danışmak, görüş almak.
Akıl bırakmamak: Kafa karıştırmak.
Akıldan çıkarmak: 1. Düşünmemek.
2. Unutmak.
Akıl danışmak: Bir konuda birinin görüşünü sormak.
(bir şey) akılda kalmak: Akılda yer etmek, unutulmamak.
Akıl erdirmek: Ne olduğunu anlamak, sırrını çözmek.
Akıl etmek: Herhangi bir önlem veya çareyi zamanında düşünmek.
Akıl erdirememek (veya ermemek):
1. Ne olduğunu anlayamamak, sırrını çözememek.
2. Kabul edememek.
Akıl havsala almamak: Akla mantığa sığmamak.
Akıl işi değil: Akla uygun değil, doğru değil.
Akıl terelelli (olmak): Pek delişmen, kendisinden ciddi bir düşünce, davranış beklenmeyen kimseler için kullanılan bir söz.
Akıl yürütmek:
1.Herhangi bir konuda fikir vermek.
2. Tahminde bulunmak.
Akla fenalık vermek: Çok şaşırtmak, çıldırtmak, zıvanadan çıkarmak.
Akla hayale gelmemek: İnanılmamak.
Akla sığmamak: İnanılacak gibi olmamak, akla uygun gelmemek.
Aklı başından gitmek: Çok sevinçten veya çok korkudan ne yapacağını şaşırmak.
Aklı bir (veya beş) karış yukarıda (veya havada) olmak: Değişik sebeplerden dolayı dengeli düşünemez durumda olmak.
Aklı dağılmak: Düşünceyi belli bir konu, sorun üzerinde toplayamamak.
Aklı ermek: 1. Anlayabilmek.
2. Akılca olgunlaşmak.
Aklı gitmek: 1. Şaşırmak, korkmak.
2. Çok beğenmek, bayılmak.
Aklı karışmak: Ne yapacağını bilememek, şaşırmak, bocalamak.
Aklı kesmemek: 1. Anlayamamak, idrak edememek.
2.Sonucu tahmin edememek.
Aklına düşmek: 1. Hatırlamak.
2. kafasında bir düşünce doğmak.
Aklına geleni yapmak: Her istediğini önünü sonunu düşünmeden yapmak.
Aklına koymak:1.Bir şeyi yapmaya kesin olarak karar vermek.
2.Çok istemek.
Aklına mukayyet olmak: Aklını başına toplamak.
Aklına sığmamak: 1.Anlayamamak, kavrayamamak.
2. Olabileceğine inanmamak.
Aklına takmak: Sürekli olarak bir şeyi düşünmek, bir düşünceye saplanıp kalmak.
Aklına tüküreyim: Yapılan bir işin veya söylenen sözün beğenilmediğini belirtmek için kullanılan bir söz.
Aklına yatmak: Doğru olduğunu kabul etmek.
Aklından çıkmak: Unutmak.
Aklından geçmek: Düşünmek.
Aklında olsun (veya kalsın!): 'Unutma!` anlamında kullanılan bir söz.
Aklını (bir şeyle) bozmak: Bir şey üzerine çok düşerek hep onunla uğraşıp durmak.
Aklını başından almak: Bir şeyin birini düşünemeyecek bir duruma getirmesi, çok şaşırtması.
Aklını çalmak: İlgisini aşırı derecede çekmek.
Aklını devşirmek: Aklı başına gelmek.
Aklını karıştırmak: Birini ne yapacağını bilemez duruma getirmek, şaşırtmak, bocalatmak.
Aklının ayarını bozmak: Doğru düşünemez, davranamaz duruma gelmek.
Aklının köşesinden geçmemek: Hiçbir zaman düşünmemek.
Aklının ucundan bile geçirmemek: Hiçbir şekilde düşünmemek.
Aklını peynir ekmekle yemek: Akılsızca ve düşüncesizce davranışta bulunmak.
Aklınla bin yaşa: Herhangi bir sorun karşısında hemen çözüm üreten kişiye bu özelliğinin beğenildiğini belirtmek için kullanılan bir söz.
Aklı takılmak: Zihni bir şeyle sürekli olarak uğraşmak.
Aklı zıvanadan çıkmak: Delirmek, aklını oynatmak.
Akıl akıl, gel çengele takıl: Bir sorunun nasıl çözümleneceğini düşünememe durumunda söylenen bir söz.
Akıl öğretmek: Birine nasıl davranacağını göstermek, yol göstermek, akıl vermek.
Akıl sır ermemek: Bir işin niteliğini, gizli yönlerini anlayamamak.
Akıl var, izan (veya mantık) var:
1. 'Herhangi bir şey bilgiye ve mantığa dayalı olarak yapılmalıdır` anlamında kullanılan bir söz.
2. `Her şey ortada` anlamında kullanılan bir söz.
Akıllara durgunluk (veya şaşkınlık) vermek: Hayranlık uyandırmak.
Akla sığar gibi: Aklın kabul edebileceği bir biçimde, makul.
Aklı başına gelmek:
1.Davranışlarının yanlışlığını sezerek doğru yolu bulmak.
2. Ayılmak, kendine gelmek.
Aklı başka yerde olmak: Başka şeyler düşünmek.
Aklı çıkmak: Sonucun kötü olacağını düşünerek korkuya kapılmak.
Aklı durmak: Düşünemez bir duruma gelmek, şaşırmak.
Aklı kalmak: Beğendiği bir şeyi düşünmekten kendini alamamak.
Aklı kesmek:
1. Anlamak, idrak etmek.
2. Bir şeyin olabileceğine inanmak.